Bölgedeki iş dünyasının çözüm bekleyen sorunlarını anlatan DTSO Başkanı Mehmet Kaya, “AK Parti kurulduğu zaman dikey bir yönetimi vardı. Ama son yıllarda bu dikey ilişki Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Vali pozisyonuna geriledi. Sivil toplum ortadan kalktı. Buradaki insanlarla bağı sadece İçişleri ve Vali üzerinden kurarsanız bağ doğru oluşmaz” dedi.
Kaya, 5 yılda 3 vali ve 5 kayyımla çalıştıklarını ifade ederek şunları söyledi:
Şirketler Batı’ya taşınıyor
Bu durum öncelikle sermaye ve beyin göçünü tetikliyor. Bu nedenle yıllarca 5-6 yıl önce şirket merkezini batıya taşıyanların sayısı 10-15 iken şimdi ise yüzlere varmış durumda. Bunun iki sebebi var. Birinci neden finansa erişim. Yani insanların şirket merkezi Diyarbakır’daysa bankalar kredi vermiyor. İkinci nedeni ise Diyarbakır merkezli bir firma ister CHP, İster AK Partili olsun batıdaki ihalelerde maalesef ayrımcılığa tabi oluyor. Aldığın bir ihale bile olsa Diyarbakır şirketidir diye, bir şekilde o ihaleyi iptal etmeyle ilgili bin dereden su getiriyorlar. Şimdi bu iki neden ister istemez firmalarımızın batıya taşımasına neden oluyor. Geçen gün bir ihale oldu ihaleye giren firmalara baktık çoğu Diyarbakırlı, Batmanlı, Bingöllü ama şirketlerinin hepsi Ankara’ya kayıtlı.
Yeni kabine umut yarattı
Doğrusu seçim öncesi ekonomik anlamda sıkıntılı bir süreç yaşandı. Bastırılmaya çalışılan bir döviz kuru uygulamaları; bunu çok rahatlıkla Meclis politikalarının devamıysa çözülme olasılığı olmadığını görüyorduk. Geleceği okuma konusunda da önemli sorunlarımız vardı. Fakat gerek Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı adına ekonomiden sorumlu olması, gerekse de Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olması, iş camiasında umut yarattı. Yani eski yöntem değil. Uluslararası kabul görmüş yöntemle çözeceği mesajlarını net olarak verdi. Bölge için de önemlidir.
5 Yılda 3 Vali. 5 Kayyımla çalıştık
Bu kente bir vali, bir bürokrat atandığı zaman asgari kalacağı süre iki veya dört yıldır. Biz 2018 yılında seçildik. 5 yıllık süreçte 3 vali, 5 kayyımla çalıştık. Tabi ki kent hafızası, kentin ekonomisiyle ilgili sürdürülebilir ayakları çok fazla etkileniyor. Çünkü bir yılda siz değil o kentte yatırımları tanımak o kenti tam tanıyamazsınız. O kentin sosyolojisini bilemezsiniz. Onun için özellikle bu söylediğiniz yerel yönetimlerde bu sadece Diyarbakır’a özgü bir şey değildir. Maalesef son 3-5 yıldır bölgedeki bütün kentlerde ortak akıldan uzaklaşan bir yönetim anlayışı vardır. Şimdi bu durum kentlere zarar verir. Devletin kaynaklarının boşa harcamasına neden olur. Size bununla ilgili elli tane yanlış proje sayabilirim. Ama siz ortaklaşırsanız, yaşanmış deneyimleri o insanlarla, belediyesiyle, odasıyla ortaklaşa yaparsanız hem kamu kaynakları doğru alanlara harcanmış olur hem de bu kente öncelikli yatırımlar nelerdir bu kent bunu bilir. Eğer bunu yapmazsanız bugün bir lojistiğe bakın; Diyarbakır’da bu kent kendi aklıyla bir noktaya getirdi. Ama bir yanlış uygulamayla, bir ihaleyle şu an lojistik merkezi yapılamaz halde. Bunun böyle olacağını da ifade etmiştik. Bu belediye, Vilayet, TSO, esnaf odası gibi kurumların hepsinin birlikte yönetirse hayata geçebilecek bir proje olduğunu özellikle anlattık. Ama dediğin gibi ortak akıl yerine en iyisini ben bilirim derseniz sonuçta kente zarar verir.
Güvenlikçi politika, ekonominin önüne geçti
Bana göre, AK Parti’nin genel politikasında bir değişim oldu. Buradaki sorun AK Parti’nin özellikle bölgeyi yönetme anlayışında son dönemlerde bir değişim oldu. AK Parti’nin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi lazım. İlk kurulduğu zaman yatay değil dikey yönetimi vardı. O zamanlar etrafında Kürt bakanlar, milletvekilleri sivil toplum vardı. Vatandaşa ulaşma ilişkileri bu şekilde oluyordu. Ama maalesef son yıllarda bu dikey ilişki Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Vali pozisyonuna geriledi. Hem AK Partili Kürt siyasetçiler ortadan çıktı. Hem sivil toplum ortadan çıktı. O yüzden de seçim sonuçlarını böyle okumak gerekir. Buradaki insanlarla bağı sadece İçişleri ve vali üzerinden kurarsanız bağ doğru oluşmaz. İçine hem Kürt siyasetçileri koyacaksınız. Hem sivil toplumu koyacaksınız. Ve vatandaşa 2002- 2005’ten gelen vatandaşa, iş insanına dokunduğu çerçeveye tekrar dönmesi gerekir. Ama son dönemlerde güvenlikçi politikaya dönüldüğü için bu da ortadan kalktı. Özellikle bölgedeki tüm iller açısından konuşuyorum. Güvenlik politikasının ekonominin önüne geçen bir anlayış oldu.
THY, Ticaretin gelişmesinin önünde engel
Hava yolları Bölgeden Erbil’e uçuşların muhakkak yapılması gerekir. Yanlış saatlere konulunca verimli olmadı. Doğrusu bir iki defa uçuşlara koydular, ama çok ters bir saatte. Gece saat 02.00’de buradan kalkıp, Erbil’den de saat 03.00’te uçağın dolma şansı yok zaten. Kürdistan Bölgesel yönetime gidip döndüğünüz zaman büyük bir dram yaşıyorsunuz. Köprüde sizi bazen 3 gün, bazen 10 gün, en az 10 saat bekleterek geçiriyorlar. Hem Erbil, Duhok, Zaho ve Süleymaniye’ye gittiğiniz zaman Türkiye’deki iş insanlarının orada mağazaları var. Bunlar ayda en az bir kez gitmek zorundalar. Ya bu zulmü çekiyorlar ya da İstanbul’a gidip hava yoluyla Erbil’e gitmek sorunda kalıyorlar. Diyarbakır’dan, Antep’ten uçuşlar yok. Erbil uçuşlarını sadece hava yolları para kazancı üzerinden değerlendirilmemeli. Erbil Kürdistan bölgesi Türkiye’nin en önemli ticaret partnerinden biridir. Türk Hava Yolları para kazanmasa bile, oraya gelip giden iş insanları Türkiye’ye daha çok para kazandırıyor. Biraz buna müdahale etmek gerekiyor. Bu iş THY’nin keyfiyetine bırakılmış. THY, Erbil bölgesinde ticaretin gelişmesinde en büyük engel haline geldi.
Barış olursa, Diyarbakır yıldız olur
Geçmişte yakaladığımız fırsatlar oldu. Bugün gerek Kürt siyaseti anlamında olsun gerekse AK Parti’nin her ikisinin de biraz daha fabrika ayarlarına dönerek biraz daha aralarındaki sorunu doğru bir şekilde konuşarak çözmesi önemli bir barış adımıdır. Çok önemlidir. Bugün artık Kürtlerin de sadece iktidarı deviren bir yönetim anlayışından uzaklaşması gerekiyor. Kürtler sadece iktidarları ve yönetimleri devirmeye çalışan değil, bu ülkeyi ve kendisine oy veren kitleyi bu ülkenin sahibi yapacak bu ülkede istediği makama gelecek bir yöntemi oluşturması gerekiyor. Bu ülke bu barışı yakalarsa bu anlamda bu ülkedeki bölgenin en önemli yıldızlarından biri de Diyarbakır’dır. Çünkü Diyarbakır sadece Diyarbakır değil, bölgenin tamamıyla ilişki kuran bir kenttir. Barış olduğu takdirde Diyarbakır bir ticaret merkezi olur. Her zaman gerek Doğu’dan, Güney’den, gerekse Kuzey Doğu’dan insanlar gelip Diyarbakır’da buluşarak bir ticaret merkezi oluşturmuşlar. Bin yıla baktığımız zaman kentin böyle bir geçmişi olduğunu görebiliyorsunuz. Bunlar artık Diyarbakır topraklarına nüfuz etmiş bir genetik yapıdır. Diyarbakır yeniden sizin ifade ettiğiniz gibi barış ortamına sahip olursa ve bu ülkedeki siyasi ilişkilerini doğru yönetirse bölgenin yıldızı haline gelir. Bu sadece Diyarbakır’a değil, Türkiye’ye de, Kürdistan Federal bölgesine de, Suriye’ye de fayda sağlar. Ama en çok Türkiye’ye fayda sağlar.